Ekipman seçimine geçmeden önceki yazımızda da belirttiğimiz bir noktayı hatırlatmakta fayda var. Ekipman seçiminde bütçemiz doğrultusunda tercihler yapmak akıllıca bir davranıştır. Bu nedenle öncelikle içimizde ki hevesi ölçüp hobideki geleceğimizi ve yeteneklerimizi tanıyarak ekipman seçmekte veya yükseltmekte fayda olduğunu düşünüyoruz. Unutulmamalıdır ki fotoğrafı insan çeker. Çekim sayımız arttıkça, sonuçlarımızı mukayese ettikçe, ihtiyaçlarımızı daha rahat görebilecek ve daha rahat tercihler yapabiliyor olacağız.
Ekipmanlarımızın Kabiliyetlerini ve Limitlerini Öğrenme
Çekeceğimiz bir enstantanenin güzel bir sonuca ulaşabilmesi için birbirinden ayrılmayan ve tamamlayan parametrelerin doğru şekilde ayarlanması gerekmektedir. Bu parametrelere örnek vermek gerekirse, fotoğraf makinamız, objektifimiz, perde hızımız, ışığımız, nesneye olan uzaklığımız, diyafram ayarımız, ISO ayarımız, nesnenin statik durumu, kullandığımız depolama birimi, destek ekipmanları örnek verilebilir. Tüm bu parametreler bizim deklanşöre bastıktan sonraki süre içerisinde ortaya çıkacak olan sonucu etkilemektedir.
Bu parametrelerden belki de en önemlilerinden ve bu hobimizin temelini oluşturan makinelerimiz ve tabii ki kabiliyet ve yetenekleri.Bu konunun anlaşılabilmesi için örnekleyerek devam etmek daha doğru olacaktır.
Body Seçimi
Makinemizin body kısmında ise işlemci hızı, fiziki ergonomisi, menü ergonomisi, otomatik odaklama noktası, çözünürlük, saniyede ki çekim sayısı gibi faktörler önem arz ediyor. Zira havacılık fotoğrafçılığında hareketli nesne çekimlerinde doğru anı yakalamak için yüksek çekim hızına sahip ve gerektiğinde konumuz değiştirildiğinde hızlı bir şekilde ayarlarımızı değiştirebileceğimiz bir makinemizin olması gerekmektedir.
Yüksek çözünürlük ise özellikle konumuzun her zaman hayal ettiğimiz pozisyonda olmaması sebebiyle kırpma işlemine tabi tuttuğumuz anlarda, detayların önemli olduğu anlarda ve baskı aşamasında önem kazanmaktadır.
İşlemci hızımız ise tüm parametrelerin bir araya gelip fotoğraf karesini depolama birimine kayıt edene kadar olan aşamadaki sürecin hızını etkilemektedir. Yüksek hızlı bir işlemci seri çekimler yaptığımız “O Anın” yakalanmasında inkâr edilemez bir öneme sahiptir.
Özellikle Airshow faaliyetlerinde çok sayıda farklı etkinlik olması sebebiyle uzun süren maratonlar gibi spotterlar hiçbir anı kaçırmamak için fiziki kondisyonlarını da zorlayabilmektedir. Bu noktada makinemizin bizleri mümkün mertebe rahat ettirmesini beklemek yanlış olmayacaktır. Objektif ile beraber 2,5 – 3 kg civarında olan bir makine bize 3-4 saatlik sürenin sonunda 10 kg gibi gelmeye başlayabilir. Objektif ağırlığımızdan ödün veremeyeceğimiz noktalarda, body’nin batarya ağırlığı bizi rahatlatabilir.
Objektif Seçimi
Lenslerin aralık seçimleri çekimlerimizde netliğimizi etkileyen faktörlerdendir. Alanda statik, uçak içi, kokpit içi gibi nesnenin bize yakın olduğu çekimlerde geniş açılı (12-24 mm, 16-35 mm, 24-70 mm vb.) lenslerimizle çok güzel sonuçlar elde edebiliriz. Havacılık fotoğrafçılığı genellikle teleobjektifle yapılan bir hobi gibi algılansa da geniş açılı lenslerle de yapılan çekimlerde çok güzel sonuçlar elde edilebilir.
Mesafenin değişken olduğu, sık sık lens değişiminin mümkün olmadığı durumlarda aralıklı teleobjektif lenslerden bahsedebiliriz. Eğer aralıklı teleobjektif lens kullanacak ise aralık oranının ¼ ü (70-300 mm, 100-400 mm, 200-500 mm, 150-600 mm vb.) geçmemesini tavsiye ediyoruz. Aksi halde odak aralığımız arttığı için fotoğrafımızın netliği istediğimiz gibi bizi tatmin etmeyebilir.
Çoğunlukla spotterların elinde bulunan 150-600 mm objektifi ele alalım. Bu objektifi çekeceğimiz nesne ile aramızda uzak bir mesafe olması durumunda tercih edebiliriz. Veya tersten ifade edecek olursak elimizdeki bu objektif ile bir nesneyi çekeceğimiz zaman kendi konumumuzu ayarlamamız gerekecektir. Ancak her zaman uzak mesafeden çekim yapmakta doğru bir tercih olmayabilir, örneğin yerden yere pistteki bir uçağın fotoğrafını çekeceğimizde öğle saatlerinde, nemli havalarda uçak ile aramızda su buharından kaynaklanan bulanıklaşmalar görülebilir, bu da fotoğrafımızın kalitesini olumsuz etkileyecektir. Bu durumda yapabileceğimiz 2 alternatiften bahsedebiliriz. Birinci olarak nesneye olabildiğince yaklaşarak geniş açılı bir objektif kullanmak ikinci olarak ise uçağın hemen kalkışından sonra yerden havaya fotoğraf karesi almak olabilir.
Belli bir çekim sayısını geçtikten sonra çekeceğimiz konularda seçiciliğimiz arttıysa, çekim kalitemizin, netliğimizi daha da arttırabilmek adına prime lenslere geçmeyi düşünebiliriz.
Hareketli bir nesneyi uzak mesafeden daha keskin ve net bir şekilde fotoğraflayabilmek için prime lens (300 mm, 400 mm, 500 mm, 600 mm) tercih edilebilir.
Otomatik Netleme: Özellikle hareketli nesnelerin fotoğraflaması esnasında makinamızın otomatik netlemesi devreye giriyor. Kalkış esnasında 200 knot hızla hareket eden bir nesneyi yakalamak için deneyim, el, göz, beyin koordinasyonunun yanı sıra hızımızı yakalayabilecek otomatik odak özelliği iyi olan bir makine gerekmektedir. Enstantanemizin doygunluğu netliği orta düzey odak hızı olan bir Makine ile 200 knot gibi bir hızla kalkış yapan ticari uçakların çekimlerinde bizi tatmin edebilecekken, Airshowlarda yüksek hızlarda gösteri uçuşu yapan uçaklarda yeterli netliği sağlayamayabilir ve bulanık bir kareye sahip olabiliriz. Otomatik odaklama DSLR makinalarda yazılım aracılığı ile yapılmaktadır. Bu noktada karenin keskin ve net olduğunu yazılımın karar verebilmesi için otomatik netleme nokta sayısı önemlidir.
Depolama Birimi: Makinamız, objektifimiz ne kadar iyi olursa olsun hareketli nesnelerde doğru anı yakalamak çok zor olabilmektedir. İşte bu nokta da aynı bir fabrikanın üretim bandında olduğu gibi fotoğraflama döngüsü sürecinin bütünüyle kusursuz işleyerek döngüsüne devam etmesi gerekmektedir. “O Anı” yakalamak ancak durdurulamaz akan birçok anın zamanında kaydı ile mümkün olabilmektedir. Bu noktada kullanmakta olduğumuz hafıza kartımızın tercihi bizim için belirleyici unsurdur. Özellikle yüksek hızda yapılan uçuşlarda kompozisyon çalışması yapmak ancak diğer tüm parametrelerle beraber yazma hızımızın da azami düzeyde olması ile mümkündür. Yüksek yazma hızı olan bir kartımız bize “O Anı” tek atışta yakalayabilme şansı yerine seri atışlarla daha çok seçenek sunabilmektedir.
Monopod & Tripod
Teleobjektif ile yapılan uzak mesafeli çekimlerde ve gece yapılan çekimlerde tercih edilen bu ekipman türü avantajlarının yanı sıra dezavantajları da beraberinde getirebilmektedir. Bu nedenle yine çekeceğimiz koşullara göre kullanımı tercih edilmelidir. Örneğin teleobjektif ile uzak mesafede bulunan bir nesneyi fotoğraflayacağımızda bulunduğumuz noktada olabilecek 1 cm lik bir kayma titremesi mesafe uzadığı için nesnenin kadrajımızda istediğimiz şekilde oturmamasına sebep olacak, ya da bulanık çıkmasına sebep olacak ve istediğimiz keskinlikten uzaklaşacaktır. Gece çekimlerinde ise özellikle karanlık nesnelerin arasında makinamızın seçiciliği ışık üzerine olacaktır. Bu noktada yine titremeler ışığın kaymasına ve uzamasına sebep olacaktır. Bu nedenle makinemizin sabitlenmesi yukarıda bahsettiğimiz 2 senaryoda gerekli olabilir.
Ancak tripod kullanımının dezavantajları da olduğu bilinmelidir. Bunlara hareketli çekimler için hareket kabiliyetimizin kısıtlanması, açımızın kısıtlanması ve mobilizemizi kısıtlaması örnek verilebilir. Özellikle Airshowlarda bizim hızımızın da önemli olduğu noktalarda bizlere kısıtlama getiriyor olabilir.
Tripod kullanımı tercihi, tecrübe ve alışkanlık ile kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Kimi spotter vücudunu tripod stabilizesinde kullanabildiği için tripoda ihtiyaç duymazken, kimi spotter ise tripodu vücudu gibi kullanabildiği için yukarıda bahsettiğimiz dezavantajlarından etkilenmeyebilir.
Sonuç
Bu yazımızda spotting ile alakalı ekipmanlarımızın kabiliyetlerinden ve limitlerinden bahsettik. Sonraki yazılarımızda ise havacılık fotoğrafçılığında kullandığımız parametrelerden, spotting öncesi hazırlık aşamalarından bahsediyor olacağız.
Kendi tecrübemiz doğrultusunda, dilimiz döndüğünce sizlerle paylaştığımız bu hususlar bizim fotoğraflarımızda yüzümüzde bir tebessüme sebep olmakta. Sizlerin de yüzünde tebessüm bırakacak kareler yakalamanız dileğiyle.