Suat Hayri Aka: Teşekkür ederim, 7 Aralık 2019 tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile TC. ICAO nezdinde Büyükelçi – Daimî Temsilci olarak atandım ve 1 Ocak 2020 de Montreal’e gelerek görevime başladım.
Bundan önce Ulaştırma Bakanlığında görevli idim. 2006-2016 arasında Müsteşar Yardımcılığı ve 2016’dan itibaren de Bakanlık Müsteşarı olarak görev yaptım. Müsteşar Yardımcısı iken Havacılık ve Denizcilik sektörleri ile Bakanlığımızın Dış ilişkileri ve AB konularından ve ilgili birimlerinden sorumlu idim. Müsteşar olunca bu kapsama Karayolları ve Demiryolları yapım ve regülasyonu ile Haberleşme ve Bilgi Teknolojileri ve Uydular gibi konular da dahil oldu.
Suat Hayri Aka: Evet hem eğitimim hem de mesleki kariyerimin uzunca bir kısmında Denizciliğin çok çeşitli branşlarında faaliyetlerde bulunmuş olmam nedeniyle esasen denizciyim. Denizcilik sektörünün hemen hemen bütün branşlarında faaliyetlerde bulundum. Gemi adamı olarak denizde çalıştım, akademisyen olarak üniversitede uzun yıllar ders verdim, 16 yıl çeşitli alanlarda kendi nam ve hesabıma deniz ticareti yaptım ve son 13 yılda da idarede üst düzeyde görev aldım. Bu uzunca bir ulaştırma kariyeri sayılır. Havacılık ile 2006 yılında Müsteşar Yardımcısı iken görevlendirilmem suretiyle yakınlaştım. Başlangıçta bende biraz mütereddit başlasam da kısa bir zaman içinde Denizcilik ve Havacılık sektörlerinin işleyişi, kuralları, operasyonel ve teknik benzerlikleri nedeniyle pek de zorluk çekmeden havacılığı öğrenme şansım oldu ve adapte olabildim.
Denizcilik, havacılıktan çok daha eski bir bilim, iki bin yılı aşkın bir mesleki geçmişi var, oysa havacılık son 150 yılda gelişmiş bir bilim ve hizmet dalı. Birçok yönden hukuk, teknik, operasyon, güvenlik, emniyet gibi alanlarda denizcilik kuralları ve işleyişinden esinlenilerek geliştirilmiş bir branş. Can, Mal ve Çevre emniyeti ve güvenliği her iki branşın anayasası sayılacak temel kuralların özünü oluşturuyor.
Uzak Yol Gemi Kaptanlığı ehliyetine sahip olmam da bu adaptasyonu daha hızlı bir şekilde gerçekleştirmeme katkıda bulunan faktörlerden biridir diyebiliriz.
12 yıl boyunca Bakan adına karar vericilerden biri olarak Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi faaliyetlerinin içinde oldum. Türk Hava Yolları, özel havayolu şirketlerimiz ve diğer ilgili yer hizmetleri vb. hizmet kuruluşlarımız ve sektörel sivil toplum örgütleri ile her zaman yakın ve içiçe bir çalışma tempomuz oldu. Havalimanlarının planlanması ve inşası, Havayolu şirketlerinin yetkilendirilmesi, eğitim denetim ve belgelendirilme çalışmaları, ulusal ve uluslararası uçuşları ilgili müzakereler ve kararlar, havacılık emniyeti ve güvenliği ve uluslararası ilişkileri dahil bütün konularda birlikte çalıştık.
Emniyet, çevre, eğitim, lisanslama, trafik, denetleme... gibi birçok konu yüksek derecede benzerlik taşıyor, ama iki sektöre birlikte bakınca bağıl hızın çok fazla olduğunu görüyorsunuz. Bu da bazı özel durumlarda yeni bir düşünme şekli, yeni bir yaklaşım gerektiriyor.
Ayrıca insansız hava araçları, havacılıkta yapay zekanın kullanımı, atmosferin yüksek irtifalarındaki operasyonlar, yeni teknolojiler, siber güvenlik gibi alanlar daha önce görülmemiş fırsat ve riskleri de içinde barındırıyor. Bunlarla ilgili de portföyümü geliştirme imkânı buluyorum.
Suat Hayri Aka: Öncelikle bir hususu belirterek cevap vermek istiyorum bu soruya. Türkiye konsey üyeliğini kaybetmedi, kendi iradesiyle aday olmadı. Bu, bir önceki dönemde Avrupa ECAC grubu içinde yapılan bir organizasyonun gereği idi. 2016 yılında Konsey üyesi seçildiğimiz dönemde ben Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı idim ve Dışişleri Bakanlığımız ile birlikte bu hedefimize yönelik çok başarılı bir ortak çalışma yaparak 66 yıl sonra Türkiye’yi yeniden konsey üyesi yapmıştık.
Ancak, Türkiye hem dünyanın en yoğun hava taşımacılığı rotaları üzerindeki konumuyla, hem de havayollarının başarısıyla, küresel anlamda sektörün lider ülkeleri arasında yerini koruyor. Burada elbette, düzenleyici kuruluşlarımızın ve havalimanı idarelerimizin başarılarını yadsımamak gerekiyor. Bizler çalışmalarımızda öncelikle, ICAO’da bu lider konuma eşdeğer bir temsil sağlamak ve ICAO’nun karar organlarında söz sahibi olma hedeflerine odaklanıyoruz.
Türkiye, küresel sivil havacılık standartlarının belirlendiği bu çatı altında önemli kararların alındığı Konsey ve Hava Seyrüsefer Komisyonu’nda üyelik sahibi olmalıdır ve olacaktır diyoruz. Bir sonraki Konsey üyeleri 2022’de, 193 üye ülkenin katılacağı Genel Kurul’daki seçimlerde belirlenecek. Türkiye’yi ve ICAO camiasını yeniden Konsey üyeliğine hazırlamaya gayret ediyoruz.
Bunun yanı sıra, ICAO’da meydana gelen gelişmelerden, sektörümüzü ve kurumlarımızı ilgilendiren çalışmalardan haberdar ediyoruz, onların uzmanlık ve deneyimleriyle oluşturdukları katkılarının da ICAO’nun çalışmalarına dahil edilmesi için çaba gösteriyoruz. Bu çok önemli bir husus, zira az önce değindiğim Konsey seçimlerine hazırlıkta ulusal görünürlüğün büyük bir payı var.
Suat Hayri Aka: ICAO da Konsey seçimleri, IMO ve diğer BM kurtuluşlarından farklı bir şekilde cereyan ediyor. Öncelikle ülkelerin mensubu olduğu bölgesel kuruluşlar içerisinde varılan mutabakatlara bağlı sonuç veriyor. Bu durumda bizim içinde olduğumuz Avrupa Sivil Havacılık Konferansı (ECAC) içerinde Türkiye’nin Konsey’de bulunması gerektiği konusunda genel bir oydaşmanın gerçekleşmesine çalışacağız. Zira Avrupa sivil havacılık camiasının güçlü ve ağırlık sahibi bir üyesi olarak Avrupalı muhataplarımıza “rağmen” bir seçim başarısı elde etmeyi istemeyiz. Birçok Avrupalı dost ülke, Türkiye’nin Konsey üyesi olmasını doğal görürken, toplu bir oydaşmanın seçimlere yansımasını sağlamak bazen güç olabiliyor. Bunu sağlamak sadece samimi bir diyalog ve kesintisiz görüş alışverişiyle mümkün. Zira Türkiye’nin sivil hava taşımacılığındaki ağırlığı, hakça bir temsil düzenlemesi tesis edilemediğinde bunu inkâr eden omuzlarda taşınmaz hale geliyor. Yok sayılamayacak kadar büyük olmak bizim başarımız; bu başarıyı yok saymayacak kadar adil olmak da Avrupalı dostlarımızın ödevi. Bunun yanı sıra bölgesel oluşumların dışına çıkarak bağımsız aday olarak seçimlere katılma imkanımızda bir alternatif olarak var.
Konsey seçimleri konusunda Avrupa (ECAC) bünyesinde uzlaşılması halinde, Avrupa bölgesinin oyları Türkiye’nin Konsey üyeliğine destek yönünde olacaktır. Ama bunlar elbette seçilmemiz için yeterli sayıda değil. ECAC’ın 44 üyesi var, seçilmek için 110’dan fazla oy almanız gerekli. Burada Dışişleri Bakanlığımızla eşgüdüm sağlayarak tüm ICAO paydaşları nezdinde girişimlerimizle kampanyalarımızı yürütmeyi öngörüyoruz. Her ülkeyle ve her bölgeyle ikili, çok taraflı ilişkilerimiz, ekonomik, askeri, ticari çok boyutlu iş birliğimiz, ICAO dışındaki uluslararası kuruluşlarda ortaklıklarımız ve türlü paydaşlarla girift ilişkilerimiz var. Bu saydığım faktörler hesaba katılarak detayları kurumlarımızca şekillendirilecek bir üyelik kampanyasının, 2016’da Konsey üyeliğine seçilmemize giden süreçte olduğu gibi, 2022 için de icra edilmesi için gerekli katkımızı sunacağız. Bu konudaki siyasi kararın alınmasına ilişkin olsun, ECAC oydaşmasına, kampanya hazırlıklarına, kampanyanın icrasına ve üyelik dönemimizde izleyeceğimiz politikaların, tabiri caizse içinin doldurulmasına kadar tüm süreçlerde kurumlarımızı bilgilendirmeye çalışacağız
Suat Hayri Aka: Türkiye’nin sivil havacılıkta bulunduğu noktaya gelmesinde uzmanlarımızın sahip olduğu rol tartışılmaz. Gerçekten uzman kadrolarımızın çalışma disiplini ve bağlılıklarına çok şey borçluyuz. ICAO’nun sunduğu uluslararası çalışma ortamından ve uzmanlık alanlarında sahip olabilecekleri küresel portfolyodan yararlanarak vizyonlarının genişlemesine katkıda bulunmayı, mesleki görgülerinin artırılmasını ve bunları yaparken küresel havacılık standartlarının belirlenmesinde rol üstlenmelerini de arzu ediyoruz.
ICAO’da uzmanlarımızın görev almaları için iki yöntem söz konusu; biri, masrafları Türkiye tarafından karşılanarak Örgüt birimlerinde çalışmaları (secondment-ulusal tahsis) diğeri ise, ICAO ile sözleşmeli bir kadroya kabul edilmelerine dayalı. Son on yılda 10’dan fazla uzmanımız ulusal tahsis yöntemiyle ICAO’nun merkez birimlerinde ve bölge ofislerinde görev aldı. Bunların sayısının artması için Türkiye’nin ICAO’da aktif konumunu ve iyi ilişkilerini korumak da bize düşen bir görev. Örgüt’ün üst yönetimiyle yakın iletişim, onlarla kurumlarımız arasında bir köprü işlevi görmek ve ICAO bünyesinde açılan kadrolara en doğru adayların gösterilmesi için istişareler yürütmek de pratikte bizim sorumluluklarımızın içinde yer alıyor.
Şunu da memnuniyetle belirtmem gerekir ki, ulusal tahsisle ICAO birimlerinde geçici olarak görevlendirilen memurlarımız, çalışma disiplinleriyle, performanslarıyla, iletişim başarılarıyla çoğu zaman takdir görüyor ve Genel Sekreter’in özel ricasıyla görevlerinin uzatılması gündeme geliyor. Kurumlarımız da personel ihtiyaç durumuna göre bu uzatma taleplerini değerlendirip sonuçlandırıyor. Bu sayıyı arttırmak istiyoruz.
Aviation Turkey: Sayın Büyükelçi, Montreal, havacılık alanında faaliyet gösteren tüm paydaşların, Daimî Temsilcilikleri dışında da yer ve görev alabildiği çok önemli bir merkez ve Türkiye’den de havacılık uzmanları ICAO kadrolarında farklı statülerde çalışıyor. Türklerin özellikle bu görevlerde yer alma sayıları, seviye ve statüleri ile ICAO süreçlerine etki edebilme etkinlikleri konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu alanlarda gelişim sağlanması yönünde planlamalarınız var mı?
Suat Hayri Aka: Söylediğiniz gibi, Montreal’de Avrupa Birliği gibi devletlerin bir araya gelerek kurduğu kuruluşların yanı sıra sektörel birliklerin yerleşik temsilcileri de var. Bunların en yaygın olarak bilinenleri Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), Havalimanları Uluslararası Konseyi (ACI World) ve Sivil Hava Seyrüsefer Hizmet Sağlayıcıları Teşkilatı (CANSO). ICAO çalışmalarına davet edilen toplam 50’ye yakın böyle sivil sektör kuruluşu var. Halihazırda IATA’da biri yönetici düzeyinde olmak üzere 4 uzman vatandaşımız görev yapıyor.
Bu kuruluşların ICAO süreçlerinde etkileri konusunda da şunu belirtmeliyim; ICAO’nun havacılık standartlarını belirlerken endüstri kuruluşlarını sürece katması adeta bir zorunluluktur. Günün sonunda, burada belirlediğiniz normların uygulayıcıları arasında yalnızca ulusal resmi sivil havacılık düzenleyicileri yok; operatörler, (birçok ülkede özel sektör bünyesinde olan) havalimanı yönetimleri, hava seyrüsefer hizmet sağlayıcıları ve elbette uçak üreticileri var. ICAO çalışmalarına katılan bu sektör kuruluşları, temsil ettikleri sektör itibariyle kararlar alınırken görüş ve tutumlarını dile getiriyorlar. Oldukça da faydalı katkılar sağlıyorlar.
Ayrıca, bir standart belirlenirken yada güncellenirken,”State Letter Consultation” adında bir istişare süreci izleniyor. Bu süreçte, etkilediği alanlara göre, ICAO yalnızca üye devletlerden yazılı görüş derlemiyor; sektör kuruluşlarından da katkı alıyor, bu kuruluşların üye bir devlet gibi fiilen oy hakkına sahip olmaları söz konusu değil, ancak onların katkıları bazı hallerde üye devletlerden daha yüksek belirleyiciliğe sahip olabiliyor.
Ülkemizin operatörlerinin ve havalimanı yönetimlerinin başarısı elbette bu alandaki küresel kuruluşlarda aktif olmamızı ve buralarda uzmanlarımızın görevlendirilmesini gerektirir. Az önce bahsettiğim IATA’da görev yapan uzmanlarımıza ilave olarak, örneğin havalimanı işletmesi şirketlerinde deneyim kazanmış personelimizin de sözgelimi ACI gibi, kurumlarda çalışmasını, Türkiye’nin yetkin kadrolarını daha görünür kılması bakımından arzu ediyoruz ve bunun için ilk temaslarımızı gerçekleştirmiş bulunuyoruz.
Suat Hayri Aka: Bugün ICAO’nun merkez birimlerinde 2; Paris’te bulunan Kuzey Atlantik-Avrupa Ofisi bünyesinde 2 uzmanımız ulusal tahsis anlaşmasıyla görev yapıyor. Ayrıca, daimî kadrolu olarak da – doğrudan havacılık sektöründen gelmese de- ICAO Baş denetçisi, yani İç Denetim Direktörü bir vatandaşımız. Başdenetçi, Direktör düzeyinde ve Sekretarya’nın önemli kararlarının alındığı Kıdemli Yönetici Grubu’nun bir üyesi.
Burada izninizle şuna dikkat çekmek istiyorum; ICAO, IATA, ACI World, CANSO gibi kuruluşlarda daha aktif olmamız, nitelikli havacılık uzmanlarımızın sayısının artmasından geçiyor. Takdir edersiniz ki, bir ülke kendi uzman ihtiyaçlarını yönetebilir hale geldikten sonra böyle kuruluşlara daha fazla personel yetiştirebilir duruma geliyor. Bugün dünya genelinde hava taşımacılığına artan talebin karşılanmasını mümkün kılabilecek insan kaynakları stratejileri tartışılıyor, küresel inisiyatifler alınıyor. Ülkemiz de ICAO’nun başlattığı “Gelecek Neslin Havacılık Profesyonelleri” inisiyatifinde aktif bir tutum izliyor, akademik kuruluşlarını da sürece dahil ediyor. Sektörü yeni nesil için cazip kılmak ve cazip tutmak, kapsamlı bir planlama, eğitim ve yatırım meselesi. Bizler de bu kapsamda kurumlarımıza ve paydaşlara yönelik olarak farkındalık artırıcı temaslarımızı sürdürüyoruz.
Suat Hayri Aka: Öncelikle şunu söylememiz gerekiyor; ICAO da birçok üye devlet, Birleşmiş Milletler kurumu ya da sektör kuruluşu gibi daha önce görülmemiş, sonrasının tahmini oldukça zor olan bir sınamayla karşı karşıya bulunuyor. Her ne kadar ICAO sivil havacılığın daha önce atlattığı buna benzer olaylardan, sözgelimi Ebola ve SARS gibi salgınların yanı sıra başka afet ve felaketlerden, yola çıkarak Krizle Mukabele Politikalarını oluşturmuşsa da Coronavirus yeni ve orijinal bir sınama olarak karşımızda duruyor. Bu konuda sivil havacılıkta neler olacağı, halk sağlığı ve ekonomik performans konularında ulusal düzeyde alınacak kararlara çok bağlı. Ulusal hükümetlerse gelişmelere ve bulgulara dayalı öngörülere göre kararlarını neredeyse anlık bazda oluşturuyor. Yani kısaca tam bir belirsizlik hâkim.
ICAO’nun işlevi bu bağlamda birkaç boyutlu, öncelikle Konsey, yani siyasi karar organı, bu konuda bir bildirge yayımladı. Getirilecek kısıtlamaların bilimsel bulgu ve hesaplamalara dayanmasını, Dünya Sağlık Örgütü tavsiyelerinin uygulanmasını ve en önemlisi uluslararası iş birliği ve dayanışmanın güçlendirilmesi çağrısında bulundu.
Uluslararası iş birliği alanında ICAO’nun somut bir katkısı, (İngilizce kısa adı CAPSCA olan) Sivil Havacılıkta Halk Sağlığı Olaylarının Önlenmesi ve Yönetimine İlişkin İş birliği Düzenlemesi, devletlerin, sivil kuruluşların ve Birleşmiş Milletler kurumlarının katıldığı bir ağ ve burada güncel verilerin etkin paylaşımı konusunda bir platform oluşturulmuş durumda.
ICAO Sekretaryası da içinde bulunduğumuz koşullarda ICAO standartlarının eksiksiz uygulanmasını sağlamak için tüm paydaşlarda farkındalık artırıcı ve bilgilendirici faaliyetler yürütüyor. Şikago Sözleşmesi ve eklerinin, bunlara bağlı yönlendirici belgelerin üzerinde güncelleme ihtiyacı var mı, bunların hangi şekillerde yeniden düzenlenmesi daha iyi sonuçlar getirir, gibi konuları ilgili birimlerde tartışmaya açıp uluslararası ve sektörler arası diyalogu pekiştiriyor.
Ayrıca, ICAO’nun Hava Taşımacılığı Bürosu, salgının ekonomik yansımaları, sektöre olabilecek etkileri, dünya ekonomisine yönelik olası sonuçlarını değerlendiriyor. Bildiğiniz gibi, bu konuda verileri ve öngörüleri çalışan kuruluşlara göre, sivil havacılık sektöründe yaratılan her bir birimlik değer, ekonominin geneline 3,25 birimlik bir büyüme olarak yansıyor. Yani, bu sektörün küçülmesi ekonominin geneline bir çarpan etkisiyle daha büyük küçülme sonucu doğuruyor.
ICAO ekonomik etki çalışmalarında yakın zamanda ortaya çıkan ve dünyayı etkisi altına alabilen SARS ve Ebola virüsü salgınlarından yola çıkarak analizler yapıyor, üye devletlerin kurumlarından ve operatörlerden gelen verilerle senaryolar oluşturarak iyi ve kötü sonuçlara göre birtakım olası sonuç çıkarımları geliştirmeye çalışıyor. Ancak başta da söylediğim gibi, COVID-19 kendine özgü bir küresel salgın ve bundan sonraki seyri ve ona karşı ülkelerin politikaları değişkenlik taşıdığından, sivil havacılığın geleceği için de neler getireceği belirsizliğini koruyor.
Ulusal delegasyon olarak bizim görevimiz de tüm bu gelişmelerden Türkiye’nin kurumlarını haberdar etmek, ülkemizin uluslararası iş birliği süreçlerine aktif katılımını teşvik etmek, Türkiye’de alınan tedbirleri ve bunların arka planını şeffaf biçimde uluslararası sivil havacılık camiasına anlatmak oluyor.
Suat Hayri Aka: Öncelikle, koronavirüs salgını nedeniyle hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Sağlık personelimize minnet duygularımı sunuyorum. Bu süreçte büyük riskler altında çalışan havacılık personelimize de özverili çalışmaları için şükranlarımı da sizin vasıtanız ile iletmek isterim.
Okuyucularınıza buradan üç mesajım olacak; sivil havacılığın dünya ve insanlık için taşıdığı anlamı değerlendirmekten vazgeçmemelerini telkin ediyorum. COVID-19’un yayılmasına neden olan sektör gibi, olumsuz ilişkilendirmelerin karşısına, 2010’da İzlanda’daki yanardağ patlamalarının ardından gelen sefer iptallerinin getirdiği imkansızlıkları ve ortaya çıkan “karaborsa” ulaşım alternatiflerini koymalıyız. Sivil havacılığın hayata getirdiği olumlu katkılara inancımızı korumalıyız. Bu sektörün küçülmesi, birçok diğer sektörün küçülmesi hatta yok olması demek, bunu unutmamalıyız.
İkincisi, genç profesyonellere ve eğitimcilerimize yönelik olacak; dünyada insan hayatı sürdükçe geçerliliğini koruyacak sektörlerden biri şüphesiz lojistik sektörüdür; onlara, bu sektörün son yükselen eğilimlerini göz önünde bulundurmalarını ve yeni neslin profesyonellerini hep birlikte yetiştirmek için ülkemizin gelecekteki başarısını getirecek politikalarına katkı sunmalarını tavsiye ediyorum. Ülkemiz yeni nesil havacılık profesyonellerini yetiştirmek konusunda bir merkez olabilir; Sivil Havaclık Akademisi bunun için var, operatörlerimizin eğitim kurumları bizi uluslararası planda yeni bir konuma taşıyabilir.
Son olarak, sizler gibi hava taşımacılığına dair gelişmeler konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi için önemli rol oynayan yayın kuruluşlarının faaliyetlerini önemsediğimi ve bunların devam etmesini dilediğimi ifade etmek istiyorum. Aviation Turkey bu anlamda önemli bir işlev yerine getiriyor ve bir boşluğu dolduruyor. Bu vesileyle emeği geçen tüm ekibinize sevgilerimizi ve selamlarımızı iletiyorum. Türkiye’nin ICAO’daki Daimî Temsilcisi olarak sizlerle iş birliği içinde olmaktan memnuniyet duyacağım.